Beyazıt Öztürk, D-Smart dergisinin 1. yıl özel sayısı için çocukluk günlerinden şöhrete kadar samimi açıklamalarda bulundu.
İşte Beyaz'ın samimi röportajı:
Ben, Cem Yılmaz, Okan Bayülgen, Yılmaz Erdoğan bizim çıktığımız dönem 1995-1996 yıllarıydı. O senelerde özel kanalların yeni çıkıyor olması, milletin böyle bir ihtiyacı olması falan derken güzel bir döneme denk geldik yani. Ben belki bugün çıkıyor olsaydım bana ihtiyaç olmayabilirdi. O gün bir ihtiyaç vardı ve biz köşe başlarını kaptık. Okan siyahları giydi, ben beyazları giydim. Onun dışında, “Ne yaptın da radyodan sonra böyle oldu” dersen, tek bir seo şey söyleyebilirim, o da samimiyet.
BEYAZ BİZİ EVE BIRAKIR
Geçenlerde özel bir araştırma yapılmış, demişler ki: “Çok eğlenceli bir ada var, kiminle gitmek istersin?” “Beyaz’la” yanıtı gelmiş. “Ama bir sürü komik insan var, niye onlar değil de Beyaz?” diye sormuşlar. Cevap: “Beyaz bizi eve bırakır.” Öyle bir şey var yani.
Müthiş canlı bir anım var, prize elimi sokmuştum. Bundan daha canlı bir anı olamaz. O kadar canlı ki, cansıza dönüyordu neredeyse anı. Prizden önce sıfır bir hayatım vardı yani, priz müthiş hareket getirdi.
İLERİDE YATIRIM İÇİN ESKİŞEHİR'İ SEÇERİM
Hâlâ cepten yediğim kredi Eskişehir’den kalmadır. Eskişehir’in en büyük artısı Yılmaz Büyükerşen gibi bir rektör ve belediye başkanına sahip olması. Cidden Anadolu’nun göbeğinde bir Avrupa şehri yarattı. İleride hayatımda bir yer seçersem, bir tercih yaparsam; yatırım için, yaşamak için yüzde 100 Eskişehir’i tercih ederim.
HERKESE KENDİMİ SEVDİRMEYE ÇALIŞIYORUM
Annemin, babamın, ağabeyimin de ne düşündüğü önemlidir, başkalarının da. Öyle olmasaydı çırılçıplak çıkardım sokağa. Başkalarını memnun etmek, başkalarını dinlemek hoşuma gider. Beni etkiler yani etraftan söylenen sözler. Üç bin kişilik oyunda bir kişi gülmezse, o etkiler beni. Kızarlar hani bizim gibi insanlara, “Herkese kendini sevdirmeye mi çalışıyorsun” diye. Evet, herkese kendimi sevdirmeye çalışıyorum. Bu kötü bir şey değil.
ÇOCUĞUM VİCDANLI OLSUN YETER
Ben çocuğumun okulun en iyi öğrencisi olmasını, herkesi dövebilecek kapasitede olmasını istemem, dünya iyisi bir adam olmasını da. Tek bir şey isterim çocuğumla ilgili: Vicdanlı olsun. Yani birisinin önünden geçerken yanlış bir hareket yaptığını düşünüp de, 10 dakika sonra içi içine sığmayıp geri dönerek “Abi kusura bakma” diyebiliyorsan, benim için önemli olan şey bu. Bunu yapan insan birçok kötü şeyi yapmaz çünkü.
HAYATINDAKİ DÖNÜM NOKTALARI
Babamın ilk kalp krizi geçirdiği ve felç geldiği gün bir dönüm noktasıdır hayatımda. Üniversiteyi kazandığımı öğrendiğim an, ilk âşık olduğum an, İstanbul’a gelme kararım bir dönüm noktasıdır. Bir de bu dönüm noktalarında yardımcı olan insanlar vardır, Fatih Altaylı bir tanesidir, Faruk Bayhan bir tanesidir... Böyle beni son dakikada bir yerlerden çekip çıkaran insanlar vardır.
Kategori : MAGAZİN