"Aydın Doğan, Nazlı Ilıcak’tan nefret ediyor. ‘Emin, şu mektupları sana göndereyim de yaz köşende’ dedi. Eğer bu suçsa, kitabımı dava eden kişi, geçmişte aynı suçu işlemiştir."
Emin Çölaşan yine hem Başbakan’ı hem Aydın Doğan’ı kızdıracak bir kitapla geliyor. Çölaşan bu kez Doğan’ın kendisine yayımlaması için Nazlı Ilıcak mektupları verdiğini öne sürüyor
Hürriyet gazetesinden çıkarılması büyük olay olan Emin Çölaşan’ın “” isimli kitabı yine gürültü koparacak. Çölaşan kitabını Akşam’a anlattı:
Doğan-Erdoğan kavgası bitti mi?
AKP iktidara geldikten sonra hep işbirliği içerisinde oldular. Doğan grubu, ekonomik açıdan büyük destek verdi. Benden sonra ilk defa Deniz Feneri davasında kapı tokai çakmak ştılar. Kazara verdiler manşetten.
Nasıl kazara?
Bir rivayete göre, bunlar Zahid Akman ile takışmışlar. Akman, Doğan’ın bir TV kanalına frekans vermemiş. Başbakan da söyledi bunu. Kendi ağızlarından itiraf ettiler. Aydın Doğan, “Bize hep baskı yapıyorlardı” dedi.
Bu hafta Aydın Doğan’ın kitabınız hakkında açtığı davayla ilgili duruşmanız var.
Bugün Ankara’da, yarın da İstanbul’da tanıklar dinlenecek. Benim tanıklarım Bekir Coşkun ve Kamuran Zeren. İstanbul’da onların tanıkları Ertuğrul Özkök, Tufan Türenç ve Özdemir İnce. Beni dava etti, hakkıdır. Bekir Coşkun’a ben öneremezdim ama kendisi ‘Beni tanık göster’ dedi. Ama Aydın Doğan, Türenç’e, İnce ve Enis Berberoğlu’na haber vermeden onları tanık gösterdi. Tanık gösterildiklerini medyadan öğrendiler. Ertuğrul’a haber verilip verilmediğini bilmiyorum.
Kitapta Nazlı Ilıcak’ın Doğan’a yazdığı mektuplar var. Sizde mi bunlar?
Duruyor. ‘’ kitabına Aydın Doğan’ın bana yazdığı bir mektubu koymuştum. Doğan dava dilekçesinde, ‘Kendisine yazdığım mektubu açıklayamaz’ diyor. Kitabımda Ilıcak’ın 3 tane mektubunu açıklıyorum. Aydın Doğan, Nazlı Ilıcak’tan nefret ediyor. ‘Emin, şu mektupları sana göndereyim de yaz köşende’ dedi. Eğer bu suçsa, kitabımı dava eden kişi, geçmişte aynı suçu işlemiştir.
Başbuğ ‘Sizi koruyalım’ dedi
Kitapta ilginç bir ayrıntı var. İşsiz gittiğiniz ilk 30 Ağustos resepsiyonunda, Orgeneral İlker Başbuğ ‘Sizi koruyalım’ önerisi yapıyor.
İlker Paşa, o gün bana aynen bu öneride bulundu. Ben de ‘Sağolun paşam, korumamız var’ dedim.
Okuyucunuz mu acaba?
Tahmin ediyorum okuyucumdu.
Paksüt olayının ortasındaydınız.
Fatih Çekirge ve Saygı Öztürk, Ankara Tenis Kulübü’nde beni yemeğe çağırdı. Ferda Paksüt, ‘Bizi takip ediyorlar, dinliyorlar. Suçüstü yakaladık’ diye bağırıyordu. İki metre ötede Osman Paksüt ve Turan Çömez oturuyordu. Sonra Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz geldi. Dört kişi konuştular. Ergenekon olayları çıkınca aklıma yanıtını hiçbir zaman bulamayacağım bir soru geldi: Acaba izlenen Paksüt müydü, yoksa Turan Çömez mi?
Kent Otel’in restoranında dinlendiğinizi yazmışsınız.
Kesinlikle. Bomboş bir restoran. Adamın biri elinde gazete kağıdına sarılmış bir paketle geldi tam yanımızdaki masaya oturdu. İlhan Abi ‘Telekulak geldi’ dedi.
Kategori : MAGAZİN