Lüksemburg Parlamentosu, 10 yıla yakın süren tartışmalardan sonra, 59 milletvekilinin 30’unun oylarıyla ötanaziyi yasallaştırdı.
Belçika ve Hollanda’dan sonra ötanaziyi yasallaştıran üçüncü AB ülkesi olan 470 bin nüfuslu Lüksemburg’da, hastalarının yaşamına kendi istekleri üzerine son verecek olan doktorlara cezai işlem uygulaması kalkıyor.
Monarşi kurallarına göre yasaları onaylaması gereken, 2000 yılından beri tahtta bulunan Büyük Dük Henri (53), ülke tarihinde 90 yıldır görülmemiş bir tavırla ve "vicdani gerekçeyle" bunu reddetti.
Başbakan Jean-Claude Juncker, bu durumda, gelecek hafta Parlamento’da alınacak kararlarla Anayasa’nın değiştiri youtuber leceğini, Büyük Dük’ün yetkilerinin kısıtlanacağını, böylece kendisinin sorumluluktan kurtarılacağını açıkladı.
Lüksemburglular, Belçika’da, 1990 yılında yaşanan bir "Monarşi krizini" de örnek alarak soruna çözüm arıyorlar.
Zamanın Belçika Kralı I. Baudoin, 3 Nisan 1990’da, kürtajı yasallaştıran kanunu onaylamayı reddetmişti. Belçika Parlamentosu ve hükümeti olağanüstü toplanarak, Belçika Kralı’nın "yönetim yeteneklerini yitirdiğini ve aciz düştüğünü" kararlaştırmış, Kral’ın, "bir süre için" akli dengesini yitirdiği görüşüne varılmıştı.
Yasanın Kral imzası olmadan onaylanmasından 36 saat sonra Kral I. Baudoin’a "akli dengesi ve yetkileri" iade edilmişti.
BELÇİKA’DA DURUM
Belçika’da resmi kayıtlara göre her yıl 500’den fazla kişiye ötanazi uygulanıyor.
"Bir kişinin yaşamına, kendi isteği üzerine, bir başka kişi tarafından son verilmesi eylemi" olarak tanımlanan, sözcük olarak Yunanca "euthanasia: kolay ölüm"den gelen ötanaziyi Hollanda’nın ardından yasalaştıran ikinci ülke olan Belçika’daki yasalara göre, ötanazi isteyen hastanın 18 yaşından büyük olması, bu talebini bilinçli ve kendi iradesiyle yapması, bu isteğini düşünerek ve birkaç defa yansıtması şart koşuluyor.
Hastaya ötanazi yapılabilmesi için, "fiziki veya psikolojik açıdan, tıbbi olarak sürekli ve dayanılmaz acı çekiyor olması, hastalık sürecinde çaresiz bir aşamada bulunması" gerekiyor.
Ötanazi yapacak doktorun hastayla derinlemesine görüşmesi, sağlık durumu hakkında ayrıntılı bilgi vermesi, "ötanaziden başka bir çare kalmadığı" konusunda hastayla mutabakat sağlaması da koşullar arasında bulunuyor.
"Hastanın ötanazi talebinde bulunmasıyla yapılması arasında en az 1 ay geçmesi" ve "özel bir komisyonun nihai kararı vermesi" şartları da yasada yer alıyor.
Yasaya göre, Belçika’daki insanlar, arzu ederlerse sağlıklı günlerinde bir yazılı vasiyet hazırlayarak, amansız bir hastalığa yakalandıkları veya bir kaza sonucu bilinçsiz kaldıkları, kurtuluş ümidi bulunmadığı durumlarda, ötanaziye gidilmesini isteyebiliyorlar. Bu durumda, bir vekaletnamede, bir veya birkaç kişinin ismi verilebiliyor ve bu kişiler ötanazi kararını hasta adına doktorlara bildirmekte yetkili kılınabiliyor.
Belçikalı doktorlar, ötanazinin yapılmasını izleyen 4 gün içinde, Federal Kontrol Komisyonu’na bilgi raporu sunuyorlar. Bu komisyonun üyelerinin üçte ikisi, mevcut verilerin incelenmesinden sonra, ötanazinin gereksiz olduğu kanaatine varırsa dosya savcılığa sevk ediliyor ve adli takibat başlatılıyor.
Yasa, hiçbir doktorun zorla ötanazi yapmaya mecbur edilemeyeceğini de kayda bağlıyor.
Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dışındaki diğer AB ülkelerinde ötanazi, yasal çerçevede "cinayet" olarak algılanıyor.
Kategori : DÜNYA