Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, kanunla yetkilendirilmiş kuruluşlar dışında hiç kimsenin kredi vermemesi gerektiğini belirterek, ''Basınımızın da, bunların 'finans sektörü teröristleri' olarak yakalanmasında, bunların halkımızı istismar etmesine son verilmesi için katkıda bulunulmasında çok önemli rolü olacağını düşünüyorum'' dedi.
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) ile İş Bankası arasında sendika üyesi kuruluşlara uygun koşullarda kredi sağlanmasına ilişkin protokolün imza töreninde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özince, Türkiye'de tüm yatırımcıların olduğu gibi her türlü tüzel kişilerin de parasını en iyi randımanla değerlendirmek istediğini, en iyi randımanın da Hazine bonosu ve devlet tahvili olmaya devam etmesi halinde en çok bunların tercih edileceğini söyledi.
Özince, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait ve yurt dışından gelen fonların öncelikle özel sektör tarafından kullanılabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve onun kuruluşlarına ait fonların kurumsal yatırımcı kavramı geliştirilerek, özendirilerek bankacılık ve sermaye piyasasına yönlenmeye teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de portföy sahibi yüzlerce vakıfa, derneğe, her türlü tüzel kişiye ait fonların çok büyük bir bölümünün kamu kıymetleri olduğunu hatırlatan Özince, ''Bu fonlar bankacılık sistemine kısa vadeli gelirse bir işe yarar mı? Bunlardan çok arzu edilen reel sektöre veya tüketiciye kredi verilebilir mi? Tabii ki... Ama bankacılık sektörü bunu çok önemli bir vade ve faiz riskine girmek suretiyle üstlenebilir. O riski ne kadar alacağı kurallarla belirlenmiş olduğu için, işe yarar ama çok çok yaramaz'' diye konuştu.
Devlete, yönlendirmeler açısından ciddi görevler düştüğüne inandığını, bu yönlendirmelerin zorlayıcı olmaması gerektiğini vurgulayan Özince, ''Kendi haline bırakılmalı, ama cazibe yar ersag atılmalıdır'' dedi.
SİCİL AFFI
Özince, sicil affına ilişkin bir soru üzerine, bu konuda çıkan her türlü uygulamanın gereğince değerlendirileceğini, kanun çıktığında gereğinin yapılacağını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Burada 'sicil affı mutlak şekilde uygulansın' şeklinde olamaz. Bu konuda her kişinin tercihi vardır. Siz affa da uğrasa belki insanlık suçu işlemiş bir kimseyle arkadaşlık yapmak istemeyebilirsiniz. Bu sizin kendi tercihiniz. Biz İş Bankası özelinde geçmişte sorun yaşamış onlarca, yüzlerce, binlerce firmayla çalışıyoruz. Yani Cumhuriyetin kuruluşundan beri varolan bir banka, biz bugüne kadar kredide sorun yaşamış olanlarla yeni işler yapmayaydık zaten elde çok az firma kalırdı. İş Bankası, sicil aflarına veya her türlü devlet düzenlemesine mutlaka riayet eder, ancak tercihlerini daima en iyi, güçlü, kaliteli ticari ilişkilerden yana koyar.''
Bir gazetecinin, ''Protokol kapsamında krediler 6 aylık olarak mı verilecek?'' sorusu üzerine Özince, mevduatın da kredinin de bugün için 6 ay olduğunu hatırlatarak, 6 ayın çok uzun bir süre olduğunu, vadesini 6 ay yatıran mevduat sahibinin Türkiye'de çok az bulunduğunu bildirdi.
''BANKACILIK SEKTÖRÜYLE İLGİLİ BDDK DIŞINDA REFERANS ARAMAYIN''
İş Bankası Genel Müdürü Özince, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin'in artan tefecilik olayları ile ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Bilgin'in değerlendirmelerinin çok önemli olduğuna işaret ederek, ''Bankacılık sektörüyle ilgili hiçbir konuda başka bir referans, kaynak aramayınız. Bizlere dahi sormayınız'' dedi.
Özince, Bilgin'in beyanları ile ilgili basına çok önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Ben okuduğumda aynı sayfada, bir gazetede gördüm. Tefecilik şu anda ülkemizde nasıl yapılıyor? Hangi teknolojiler... Kredi kartı, altın kullanılarak tefecilik nasıl yapılır? Bana göre tefeciliğin 2 önemli yönü var. Bunlardan birincisi basınımız, bütün vatandaşlarımızı lütfen tekrar tekrar uyarsın. Paramızı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mevduat toplamaya yetkili olmayan yerlerine, kimselere yatırmamalıyız. Devlet, bankaların mevduat toplama yetkisini sadece bir bölümüne vermiştir. Onları da ona göre denetler, irdeler. İkincisi ise kaynağı aldınız, bunu kredi vermeye yetkili kuruluşlar ancak krediye çevirebilir. Kredi verme yetkisi olan kuruluşlar da bankalar, leasing şirketleri, faktoring şirketleri, katılım bankaları... Kanunla yetkilendirilmiş kuruluşlar dışında da hiç kimsenin kredi vermemesi gerekir. Basınımızın da, bunların 'finans sektörü teröristleri' olarak yakalanmasında, bunların halkımızı istismar etmesine son verilmesi için katkıda bulunulmasında çok önemli rolü olacağını düşünüyorum.''
Kredi faizlerinden bugünlerde şikayet edildiğini de anımsatan Özince, ''Türkiye'de esas sorun tefeciliktedir. Kayıt dışı finans ülkemizde yaygındır. Hep birlikte bununla mücadele etmeliyiz'' dedi.
2009 BEKLENTİLERİ
Ersin Özince, 2009 yılı beklentilerine ilişkin olarak da İş Bankası özelinde belki çok hızlı büyüme olmayan bir yıl geçireceklerini, yine de reel anlamda büyüyeceklerini düşündüğünü ifade ederek, ''Enflasyondan daha iyi bir büyüme olacağını düşünüyorum. Türk bankacılık sektörü genelinde de İş Bankası özelinde de şu ana kadar sorunumuz; sadece ve sadece bir miktar likidite hassasiyeti, bir miktar büyüme azalmasıyla ilgili düşüncelerden ibaret olmuştur'' diye konuştu.
Müşterilerinin yüzde 90'ından fazlasının sağlıklı bir şekilde işlerini sürdürebilecekleri düşüncesinde olduklarını kaydeden Özince, şu görüşleri dile getirdi:
''2001 krizindeki kadar büyük... Kredi portföyümüzün yüzde 30'u kadarı sorunlu hale gelmişti. Hiç öyle bir şey düşünmeyin. Sorunlu krediler 2009 yılında bir miktar ilgi alanımızda olur. 2009'un, iyi yönetilmesi halinde geçmişte yaşadığımız kriz, yüksek enflasyon yılları kadar kötü geçmeyeceğidir. Yapılması, alınması gereken önlemler var. Bunları da ekonomi yönetimi tane tane almaktadır, alacaktır düşüncesindeyim.''
''RİFAT KARDEŞİMDE (HİSARCIKLIOĞLU) ÇOK PARA VAR''
TTSİS Başkanı Halit Narin de İş Bankası ile yaptıkları protokolün benzerini başka bankalarla yapılması konusunda girişimler bulunduğunu, bu parayı diğer bankalara yaymaya çalıştıklarını ifade ederek, ''2'den aşağı olmayacak gibi gözüküyor. Hedefimiz, parayı nakit, likit ve kuralsız olarak bankaların kullanma imkanına vermektir'' diye konuştu.
Narin, belki Vakıflar Bankası ile bir anlaşma yapacaklarını, Halk Bankası ve Ziraat Bankası ile konuşulduğunu, bütün dertlerinin; bu bankalar ile sanayici ve Türk ekonomisini kucaklaştırmaya çalışan bir girişimde bulunmak olduğunu söyledi.
TTSİS'in elindeki paranın miktarının gizli kapaklı olmadığını belirten Narin, ''Bize en yakın Maden İşverenleri Sendikası var. Çok iyi biliyorum ki onların nakit 2 milyar dolar parası var. Odalar Birliği'nden Rifat kardeşim, (Hisarcıklıoğlu) o da benim gibi Kayserilidir, 'bende para yok' diye kıyameti koparıyor. Hem ben onu biliyorum ki onda çok para var. Bunun gibi birçok yerlerde fonlar var'' diye konuştu.
Parayı kullanmanın zamanı olduğunu ifade eden Narin, şöyle devam etti:
''Bu zaman, saklama zamanı değildir. Bugün hepimizin elinde olan bütün imkanları ekonomide çalışan herkese vermek mecburiyetimiz olmalıdır. Buna devletin Merkez Bankası da dahildir. İleride kullanacağın zaman yoktur. Sayın Başbakan, 'toplayın, herkeste ne varmış' diye bir talimat verse... 20 milyar doları hemen bankaların likidite imkanına vermek suretiyle piyasada darlık varsa, ki var, onu rahatlatabilir.''
Narin, krizin ağır bir grip gibi olduğunu, herkesin buna alışacağını belirterek, birkaç sektörün sıkıntısının önümüzdeki yıl artacağını, işsizliğin yükseleceğini kaydetti.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Adnan Bali ise protokolün faiz oranlarına ilişkin bir soru üzerine, mevduatta yüzde 18,75, kredide ise yüzde 2,5 olduğunu bildirdi.
Kategori : EKONOMİ