Bir baba için acıları en büyüğünü tadıyor; ne kurşun, ne top mermisi, ne de füze. Evlat acısının yanında bunlar, bu baba için bir toplu iğnenin yol açtığı yaradan farksızdı
Ne hayalleri vardı kim bilir oğlu için. Öpüp koklayamada seocu n yolladı kara toprağa. Onunla oyunlar oynayacak, baba-oğul kaynaşacaktı. Ona hikayeler ninniler anlatacaktı.
Çok gürdüler ona bu kahır dolu dünyayı Gerçi hayal de kuramıyordu ya. Ambargo altında inleyen Gazze’de yaşayan ölülerden farksızdılar zaten.
Üç yıldır Hamas’ı bitirme adına türlü sefalet ve rezillikler içinde yaşıyorlardı. İnsan yerine konulmayanlardan sözde ‘insanlık’ bekleniyordu.
İlk defa bombalanmıyordu Gazze. Sayısız kez uçak ve helikopterler ‘ölüm kusuyordu’ tepelerinde. Gerçekten öldükleri 'dökme kurşun' operasyonuyla hatırlandı.
Sedyede can veren oğlunun soğumaya yeni duran cesedini öpüyordu. Sarıldı, sımsıkı sardı, kucakladı, içine akıttı acısını. Canından can gitmişti ciğerinin bir parçasının koptuğunu hissetti, Giden geri gelmiyordu ne yazık ki.
İşte bu görütüntüleri izleyen ekran başındakilerin ‘o an’ içi ürperdi. İçinde insan kırıntısı olanın bile tüylerini diken diken ediyordu. Bu manzaraya isyan etmemek ne mümkün.
Günahsız çocukların bedel ödediği acımasız bir savaş bu. Hemen her gün bu fotoğrafların benzerleri yayılıyor haber ajanslarından dünyaya. Ne acıdır ki herkes saldırıları kınıyor, ama kılını kırpırdatan yok.
İsrail'in utanç hanesine her gün yenileri ekleniyor. Babanın ölü çocuğuna sarılışı da ‘tükenen insanlığın’ tescili olarak kayıtlara geçiyor.
Bu kadar 'mazlumun ahı' alındıktan sonra ateşkes olsa bile barış artık ‘kaf dağının’ arkasındadır. Nedeni gayet basit aslında.
Sorun İsrail’e atılan Hamas füzeleri değil, bu trajedi 1947’de başladı, 1967'de yara iyice deşildi. Filistin topraklarının nasıl parça parça edilerek yutulduğunu haritalara bakanlar anlayacaktır.
Kategori : DÜNYA