Balçiçek Pamir'in utandığı anlar. Habertürk yazarı 3 sahneyi yazdı. Tanıklık ettiği mahalle baskısına dair çarpıcı örnekler verdi. Ancak hemen belirtelim yazarın bahsettiği baskı tesettürlülere yönelik..
"(...)Sahne 1
Bodrum’da bir sahil. İki haşemalı genç kız denize doğru yürüyor. Ne yalan söyleyeyim ben de uzun uzun baktım. Alışık olduğum bir görüntü değil. Bir tanesi yeşil bir tanesi mor üstelik. O sıcakta terlemezler mi diye düşündüm. Bir tanesi yanıma yaklaştı. “Biz” dedi. “Bursa’dan geliyoruz, ilk defa buraya geldik. Sizin de ikizlerinizi görünce benim de 1,5 yaşında oğlum var acaba ne önerirsiniz? Ne yapsak, otelden memnun değiliz nerede kalsak?”
Bir süre sohbet ettik. Sonra ben ikizleri simitlerine oturtup denize girdim.
Sohbet ettiğim genç kadın da kız kardeşi olduğunu sonr face lift turkey prices adan öğrendiğim genç bir kızla denize girdi. O sırada diğer kadınlardan taciz başladı.
Hem de yüksek sesle.
-Şunlara bak, ne biçim kıyafet… Üstelik rüküş.
-Buralara kadar geldiler. Bodrum’un da tadı kaçtı.
-Maşallah hiçbir şeyden de geri durmuyorlar.
Utandım. Öylesine utandım ki sormayın. Biz ne zaman böylesine sert, vicdansız acımasız ve tacizkar olduk? Biz ne zamandan beri insanları kıyafetlerine ve dış görünüşlerine göre yargılar ve idam eder olduk? Hep “Sorun bizi yönetenlerde, aşağıda bir problem yok” demiyor muyduk?
Haşemalı kızlardan biri dayanamadı.
“Niye bize laf atıyorsunuz, ben de sizin gibi tatile geldim. Üstelik ben sizi rahatsız etmiyorum”
Karşıdan cevap gecikmedi.
“Görüntün beni rahatsız ediyor”
Nasıl yani?
Sahne 2
İstanbul Kemerburgaz’da bir site. Sitenin sakinlerini bir telaş almış ki sormayın. Elimde bir mail var. Site sakinleri sitelerine yeni taşınan aileden son derece rahatsız olmuşlar. Neden? Çünkü ailenin “anne”si türbanlı. Diğer site sakinlerine gönderilen mailde “Hemen bir çözüm bulmalıyız deniliyor. Artık buralara kadar geldiler. Nasıl olur da böyle bir aileye ev kiralarlar anlamıyoruz. Acilen bir toplantı düzenleyip “Kimlere ev kiralanabilir” maddesinin üzerinde detaylıca konuşmalıyız.”
Kendini bilmez bir site sakini böyle bir mail atmış ne olacak ki…
Diyebilirsiniz.
Ben de öyle dedim. Bu mail bana geleli 2 ay olmuştu.
Taa ki diğer site sakinlerini cevaplarını ve konuyla ilgili önerilen çözümleri okuyuncaya kadar… İnanın öyle öneriler var ki yazmaya elim gitmiyor.
Yine utandım. Hayatımda ilk defa bu kadar net bir şekilde, ait olduğumu hissettiğim topluluktan ne kadar uzaklaştığım fark ettim birdenbire.
Sahne 3
İstanbul Levent’te bir İtalyan restoran.
Dört gün önce…
Saat 21.30’da.
Elele bir çift geldi mekana.
Kadının başı kapalı.
Kenarda bir masayı tercih ettiler.
Bir süre sonra yine taciz başladı.
Bakışlar, yüksek sesle söylenmeler, gereksiz gürültüler.
Bir süre sonra “Bir daha burayı adım atmam” diye mekanı terk edenler bile oldu.
Elimde içki kadehim ağzım açık kaldı.
O çift herkesin elinde içki kadehinden, şortlarımızdan, mini eteklerimizden rahatsız olmadan baş başa bir gece geçirmek için kalkıp restorana geliyor ve biz ne yapıyoruz? Ne yapsın adam hayatını Fatih ve çevresinde mi geçirsin?
Üstelik ortada insan haklarına aykırı bir durum yok mu?
Tekrar soruyorum biz ne zaman bu hale geldik?
Şimdi beni topa tutacak kendi deyimleriyle türban konusunda taraf olan okuyucularıma sesleniyorum. “Elinizi vicdanınıza koyun. Bu yapılanlar ayıp değil mi? Günün birinde türbanlı biri sizden bir yardım isterse el uzatmayacak mısınız? Biz böylesine insanlıktan çıktık mı?
Kategori : GÜNCEL